Doyumlu bir cinsel yaşamı tarif edebilmek için ilk önce cinsel doyumun ne olduğu konusuna açıklık getirmek doğru olacaktır. En basit anlatımı ile cinsel doyum, insanın içinde bulunduğu cinsel etkileşim ve iletişimden hoşnut olması ve mutluluk duymasıdır. Kastedilen cinsel etkileşim ve iletişimin cinsel ve cinsel olmayan boyutları söz konusudur. Cinsel yakınlıklar, yalnızca dokunmak, öpmek, okşamak, sevişmek ve birleşmek ile değil; erotik şakalar yapmak, aşık olmak, sohbet etmek, bakışmak, flört etmek, birlikte olmaktan haz almak, hayal kurmak ile de yaşanabilir. Biyolojik mirasın ötesinde insanın değerleri, tutumları, inanışları, duyguları, hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeylere kısacası psikolojik yapısına ve içinde bulunduğu topluma göre şekillenir. Diğer bir değişle; cinsellik yalnızca uzun uzun sevişme, sık sevişme, orgazm olma ve boşalma değildir. Bireyin kendisi ile ilgili hislerini ve eşlerin aralarındaki temel etkileşimi de kapsayan bir boyutu vardır.
“CİNSELLİK ÖNCE BİREYİN KENDİ BEDENİNİ TANIMASI İLE BAŞLAR”
Cinsel doyum için belirleyici olan ilk şey; bireyin kendisine yönelik algısıdır. Kendisi ve bedeninden hoşnut olan, kendisini seven, sayan ve güvenen kişi, kendisini cinselliğe daha rahat bırakacak ve karşısındakine de bu olumlu duygularla yönelecektir. Kısacası ilk aşamada bireyin kendisini nasıl bulduğu, kendisi ile ilgili ne hissettiği cinsel yaklaşımını da belirleyecektir. Örneğin kendisini fazlasıyla kilolu bulan, bedenini beğenmeyen bir kadın cinsel aktivite sırasında da rahat hissetmeyecek, utanacak, güvensizlik duyacaktır. Bununla birlikte cinsellik önce bireyin kendi bedenini tanıması ile başlar. Bedenini bilmek, haz noktalarını fark etmek cinsel doyumu mümkün kılan en önemli etkenlerdendir.
Bedenin tamamı cinsel olarak uyarılabilirdir. Ancak bedenin hangi bölgesinin daha uyarıcı olacağı kişiden kişiye değişiklik gösterir. Örneğin bir kişi için boyun bölgesinden öpülmek haz kaynağı iken, bir diğeri için karın bölgesine dokunulması daha etkileyici olabilir. Bu tarz noktaların fark edilmesi ve cinsel hayata dahil edilmesi daha doyumlu cinsel hayat yaratır. Daha önce kendi bedenine hiç bakmamış, incelememiş, dokunmamış ve cinsellikle ilgili hayal kurmamış bir birey bedenine tamamen yabancı olacağından nelerin hoşuna gittiğini bilemeyecek, kendisine tamamen yabancı olan bu eylem sırasında kendisini de rahatlıkla eyleme bırakamayacaktır.
“MASTÜRBASYON BİREYİN KENDİ BEDENİ VE CİNSELLİKLE TANIŞMASININ İLK ADIMIDIR.”
Bedeni cinsel açıdan keşfetmenin ilk aşaması mastürbasyondur. Muhafazakar toplumlarda çoğunlukla yanlış, kötü ya da ahlaksızca görülen bu eylem, aslında bireyin bedeni ile ilişkisi ve cinsel hayatında önemli bir adımdır. Özellikle orgazm ve uyarılma sorunu olan kadınların birçoğunun daha önce hiç mastürbasyon yapmadığı ve mastürbasyonu yapılmaması gereken bir eylem olarak kabul ettikleri görülmektedir. Oysa mastürbasyon bireyin kendi bedeni ve cinsellikle tanışmasının ilk adımıdır. “Ben niye orgazm olmuyorum?” ya da “neden kolay uyarılmıyorum?” sorusunun olası bir cevabı mastürbasyon hiç yapmamış ya da yapmıyor olmaktır. Bu aynen bilgisayar kullanmak gibi düşünülebilir. Bilgisayar başına ilk oturduğunuzda hemen şakır şakır kullanmayı öğrenemezsiniz, yavaş yavaş kurcalamanız ve nerede ne var öğrenmeniz gerekir.
“EŞLER ARALARINDA SEVDİKLERİ, İSTEDİKLERİ, HAZ ALDIKLARI BEDEN BÖLGELERİNİ VE CİNSEL EYLEMLERİ KONUŞMALIDIR.”
Tabi ki burada önemli olan bir diğer nokta keşfedilen haz noktalarının cinsel eş ile paylaşılmaktan kaçınılmamasıdır. Toplumda karşılaşılan en sık yanlış inanışlardan bir tanesi “cinsel ilişki içerisindeki eşler içgüdüsel olarak diğer eşin ne istediğini bilir” inanışıdır. Bu varsayım, çiftlerin birbirlerine isteklerini ifade etmelerini kısıtlayıp, cinsel yaşamı güzelleştirmek için yapılabilecek şeyler olduğunu inkar eder. Aynı zamanda sorun yaşandığında bireyin kendisinde eksiklik olduğu duygusuna yol açar. Unutulmaması gereken kimse kimsenin zihnini okuyamaz ve bireyin haz alacağı şeyleri kendisinden daha iyi bilemez.
Cinsel yakınlık, her eş için farklı davranışları içerebilir. Bu nedenle eşler aralarında sevdikleri, istedikleri, haz aldıkları beden bölgelerini ve cinsel eylemleri konuşmalıdır. Ayrıca duydukları haz, mutluluk ya da doyumsuzluklarını da paylaşmalıdır. En sık görülen yanlış inanışlardan bir diğeri; “sevişme doğal ve kendiliğinden olmalıdır, bu konuda konuşmak, düşünmek onu bozar” inanışıdır. Sevişme sırasında ya da sonrasında eşlerin birbirlerine geri bildirimde bulunmaları birbirlerine nasıl haz vereceklerini keşfetmelerini aynı zaman da cinsellik sırasında istemedikleri ve konsantrasyonlarını bozan eylemleri önlemelerini sağlamaktadır. Ensesinin öpülmesinden hiç hoşlanmayan bir kadın, cinsel etkinlik sırasında sürekli ensesini öpen eşine rahatsızlığını dile getirmediğinde konsantrasyonu bozulacak, uyarılma konusunda sıkıntı yaşayacak ve cinsel eylem onun için bir süre sonra mutluluk veren bir eylem olmaktan belki de çıkacaktır. Bunun yanı sıra fantezilerin konuşulması hem cinsel yakınlığı arttıracak hem de içlerinde saklayarak cinsel yaşamlarına dahil edemedikleri arzularını, olanakları ölçüsünde cinsel yaşamlarının bir parçası haline getirme fırsatı sunacaktır. Kırmızı iç çamaşırlarından ya da topuklu ayakkabıdan oldukça etkilenen bir erkek bu arzusunu eş ile paylaşıp, cinsel yaşamlarına dahil ettiklerinde daha uyarıcı ve doyurucu bir cinsel yaşamı mümkün kılacaklardır. Anal, oral sevişme gibi cinselliğin ne şekilde yaşanacağına dair ayrıntılar da, eşlerin ortak kararı olmalı ve karşılıklı istek, onay ile gerçekleşmelidir.
“MUTLU BİR İLİŞKİNİN OLMAZSA OLMAZI KARŞILIKLI GÜVEN, DÜRÜSTLÜK, AÇIKLIK, PAYLAŞIM VE SAYGIDIR”
Burada aslında satır aralarında ifade edilen noktalardan biri eşler arasında etkin iletişim ve paylaşımdır. Mutlu bir ilişkinin olmazsa olmazı karşılıklı güven, dürüstlük, açıklık, paylaşım ve saygıdır. Cinsel yaşam da bunlar üzerine temellendiği sürece doyurucudur. Çiftler isteklerini güven duygusu içerisinde açık bir şekilde birbirleri ile paylaşabilmelidir.
Hiçbir ilişki her zaman dört dörtlük gitmez. Birbirini seven iki insan da zaman zaman tartışma ve sorun yaşayabilirler. Önemli olan problem çözme becerilerinin çift olarak gelişmiş olmasıdır. Uzun süreli kızgınlık ve küskünlükler cinsel yaşamı doğrudan olumsuz etkileyen şeylerdir. Hiç kimse küs olduğu ya da kızdığı bir kişi ile cinsel yakınlık kurmak istemez. Bu nedenle eşler arasında yaşanan problemlerin üstü kapatılmadan etkin bir iletişim ile çözülmesi gerekmektedir.
“CİNSEL ARZUDA BEĞENİ, SEVGİ VE HAYRANLIĞIN ROLÜ BÜYÜKTÜR.”
Cinsel arzunun doğuştan gelen ve kendisinden kaynaklanan fizyolojik bir kısmı vardır; ancak cinsellik bundan daha fazlasıdır. Cinsel arzuda beğeni, sevgi ve hayranlığın rolü büyüktür. Bir şeyi ne kadar çok beğeniyor ve seviyorsanız onunla olmak, onu yaşamaktan da o kadar keyif alırsınız. Bu, diğer bir fizyolojik ihtiyaç olan yemek yemek üzerinden anlatılabilir. Karnınız acıktığında doyurucu bir şey yemek önem kazanır. Ancak karnınız hiç acıkmadığı halde de bir tatlıyı görüp, beğenirsiniz ve canınız ister, yerken de oldukça keyif alırsınız. Bu ilkinde, bir şeyler yemeyi sağlayan şey fizyolojik açlıkken, diğerinde tatlının güzelliği ve onu yeme arzusudur. İşte cinselliğin de kendisinden kaynaklanan fizyolojik bir kısmına ek, karşı tarafa ve onun bedenine duyulan hayranlık ve beğeni yönü vardır. Birine duyulan beğeni ve sevgi, ona olan cinsel arzuyu ve isteği arttırır. Güzel bulduğunuz bir bedene dokunma, sarılma isteği daha fazla olacaktır.
Beğeni ve hayranlığın eşe ifadesi de önemlidir. Herkesin beğenildiğini bilmeye ve hayran olunduğunu görmeye ihtiyacı vardır. Eşlerin birbirlerinin bu beğenilme arzusunu doyurması önemlidir. Eşinin kendisini beğendiğini ve arzu nesnesi olduğunu bilmek, bireyin kendisini iyi hissettirecek, cinsel açıdan kendisini cesaretlendirecektir. Bu anlamda günlük ilişkileri içerisinde flört eden, iltifat eden yanı sıra cinsel ilişkileri sırasında da birbirine güzel sözler söyleyen çiftlerin cinsel arzu ve doyumları daha fazla olmaktadır. Çiftler birbirlerine gün içerisinde erotik olarak uyarıcı mesajlar atabilir, telefon görüşmeleri yapabilir ya da ufak süprizler hazırlayabilirler. “Dudakların o kadar güzel ki onları öpmek istiyorum” gibi hem beğeni hem arzu ifade eden cümlelerin söylenmesi çoğunlukla cinsel açıdan kışkırtıcı etkiye sahiptir.
Sözel ifadelerin yanı sıra fiziksel ifade yolları da kullanılabilir. Çiftler cinsel birleşme dışında da fiziksel temas içerisinde birbirlerine sevgi, beğeni ve arzularını ifade etmedirler. Örneğin beraber televizyon izlerken sarılmak, dokunmak, temas içerisinde olmak çiftlere iyi hissettirecektir. “Eşim beni cinsellik dışında hiç öpmüyor, bana dokunmuyor” gibi şikayet eden çok sayıda birey, bunun kendilerini yalnızca cinsel obje gibi hissettirdiğini ifade etmekte ve yaşadığı hayal kırıklığı ve kızgınlık içerisinde cinsellikten soğuyabilmektedir.
Sevişme sırasında konuşulmaz yanlış inanışının tersine birçok çift sevişme sırasında da konuşmaktan hoşlandığını deneyimledikçe keşfeder. Bu, yukarıda belirtilen tarzda cümlelerden, günlük hayatta ayıp gelen kelime ve cümlelere kadar çeşitlendirilebilir. Birçok kişi sevişme sırasında ayıp sözler duymaktan hoşlandığını ifade etmektedir. Günlük hayatta ayıp ve argo gördüğümüz kelimeler ve cümleler, sevişme sırasında bir arzu ifadesi olarak kullanıldığında çifti erotik olarak daha fazla uyarabilir. Bu anlamda çiftler utanmamalı, hoşlandıkları, kendilerine kışkırtıcı gelen cümleleri rahatça kullanabilmelidir. Başlangıçta utandıran bu eyleme denedikçe alışılabilir ve birey hoşlandığını fark edebilir.
“CİNSELLİK İÇİN UYGUN ZAMAN VE ORTAMIN SEÇİLMESİ ÖNEMLİDİR.”
Cinsellik dar vakitlerde hızlıca yapılacak bir şey değildir. Bir hazırlık gerektirir. Acelecilik içerisinde yapılan cinsel eylem, sıklıkla yapayım da bitsin bakış açısını ifade eder ve burada cinsel bir doyumdan bahsetmek güçtür. Cinsel doyumdan bahsediyorsak, özellikle kadınlar açısından güvenli bir ortamın varlığı önem taşımaktadır. Cinselliğe daha fazla toplumsal kaygılarla yaklaşan kadın için güvende hissettiği bir ortam ve güven duyduğu bir eş, haz almasını kolaylaştıracaktır. Hem kadın hem erkek için kendini rahat hissettiği uygun ortamın hazırlanması cinsel doyumu mümkün kılmaktadır. Anne babası yatılı olarak gelen bir çiftin hemen bitişik odada anne babası yatarken konsantrasyonunu sağlaması, kendini cinsel etkinliğe bırakması ve cinsel açıdan haz alması kolay olmayacaktır. Yine beynin ve tüm duyu organlarının buna hazır olması haz duymayı sağlamaktadır.
“TÜM DUYU ORGANLARINA HİTAP EDECEK ŞEKİLDE SEVİŞMEK EROTİK UYARIYI DOLAYISIYLA HAZZI ARTTIRIR”
Cinsel doyumu arttırmak açısından verilebilecek bir öneri, beş duyu organının da sevişmeye dahil edilmesi olabilir. Tüm duyu organlarına hitap edecek şekilde sevişmek erotik uyarıyı dolayısıyla hazzı arttırır. Beğendiğiniz bir bedene bakmak, dokunmak kadar duyma, tat alma ve koklama duyusuna da bir şeyler eklenebilir. Partnerin uyarıcı sözleri, çıkardığı erotik bir ses, bedeninin hoş kokusu ve ağız yoluyla yapılan uyarıların hazzı arttırıcı etkisi olacaktır. Doğal olarak bu nedenle duş yapmak, beğendiği bir koku sürmek, ağız kokusuna yönelik önlemler almak gibi günlük bakım ile eşlerin kendi bedenlerine özen göstermeleri önemlidir.
“ÖNSEVİŞME SÜRESİNİN YETERLİ, İÇERİĞİNİN DE DOYURUCU OLMASI ÖNEMLİDİR”
Ön sevişme yeterli süre yapılmalı, apar topar cinsel birleşmeye girişilmemelidir. Ön sevişmenin sevgiyi, beğeniyi, arzuyu gösterme ve birbirini cinsel birleşmeye hazırlama gibi işlevleri vardır. Ön sevişme süresinin yeterli, içeriğinin de doyurucu olması önemlidir. Çiftler baştan sona belirli bir sıra izledikleri, hep aynı şeyleri yaptıkları rutin sevişme düzeni içerisinde bir süre sonra sıkılmaktadırlar. Bunun yerine farklı cinsel aktiviteler denemek, mekan değişikliği yapmak cinsel hayata canlılık katar. Örneğin her zaman yatak odasında, yatakta sevişmek yerine, evin farklı bölümlerinde sevişmek, farklı pozisyonlar denemek canlılığı sağlayacaktır. Bazı çiftlerin sevişmek için belirledikleri günler vardır. Rutin bir şekilde aynı gün, aynı saatte, çıplak olarak yatağa girer, kısa bir ön sevişmenin üstüne cinsel birleşme yaparlar. Bu bir süre sonra heves kaçırıcıdır. Bunun yerine zaman zaman belki romantik bir yemeğin üzerine, giyinik bir şekilde doğal olarak sevişmeye başlamak, birbirini duygusal ve erotik olarak hazırlamak, uzun uzun öpüşmek ve dokunmak, aşama aşama soyunmak gibi ön sevişmeyi uzatacak ve erotizmi arttıracak aktiviteler yapılabilir.
“SADECE ORGAZMA ODAKLANMAMALI.”
Birçok kişi iyi bir sevişmenin orgazmla bitmesi gerektiği yönünde yanlış bir inanışa sahiptir. Oysaki iyi bir sevişme orgazm demek olmadığı gibi her sevişmenin orgazmla sonlanması da mümkün değildir. Orgazm fizyolojik olarak cinsel döngünün tamamlanmasıdır. Rahatlama, gevşeme sağlar, uykuya geçişi kolaylaştırır. Ancak cinsel etkinliğin tamamı düşünüldüğünde bir anlıktır, kısadır. Orgazm mutluluk anı olsa da biliniyor ki orgazm öncesi evreler de orgazm kadar doyurucu olabilir, orgazm olmadan da çok doyumlu sevişmeler yaşanabilir. Yalnızca orgazma odaklanan çift, çoğu zaman sevişmelerinden haz alamamakta ve orgazm olma ya da orgazma ulaştırma kaygısı içerisinde doyuma da ulaşamamaktadır. Orgazm hedef haline gelmediğinde hem cinsel ilişki daha doyurucu olacaktır hem de tam tersine orgazm olmak kolaylaşacaktır.