Cinsellik denince akla ilk gelenler genellikle iki kişinin sevişmesi, cinsel birleşme ve üremedir. Oysa cinsellik bundan çok daha fazlasıdır. Çok boyutlu bir yaşantı olarak değerlendirebileceğimiz cinsellik; hayal kurmak, düşünmek, fantezi üretmek, partnerle erotik bir bakışma, erotik bir akşam yemeği ve öpüşmek-dokunmaktan cinsel birleşmeye kadar giden geniş bir spektrum içerisindeki etkinliklerin bütünüdür. Sadece üremeyi değil zevk alma ve vermeyi, partnerlerin birbirlerine sevgi, yakınlık, şefkat göstermelerinin de bir yoludur. Dolayısıyla cinsellik, yalnızca cinsel organları, cinsel organların uyarılmasını değil, tüm bedeni ve aklı içeren çok boyutlu bir etkinliktir. İnsanların değerleri, tutumları, davranışları, fiziksel görünümleri, inanışları, duyguları, kişilikleri, sevdikleri ve sevmedikleri şeyler ve içinde yaşadıkları toplumlara göre şekillenir; biyolojik faktörlerin yanı sıra kültürel, ahlaki ve psikolojik faktörlerden de etkilenir.
Tüm bu faktörler göz önünde bulundurulduğunda cinsellik tek bir biçime uymaz, tek bir biçimde yaşanmaz. Cinselliği yaşama biçimleri, cinsel ilgi ve tatmin açısından bireysel farklılıklar görüldüğü gibi aynı bireyde bile farklı zaman, koşul ya da partnerlerle değişiklikler görülebilir. Bireysel ve dönemsel farklılıklardan bu denli etkilenen bir yaşantı için “normal” ya da “anormal” gibi kavramların tanımını yapmak güçtür. Birçok kişinin “anormal” olarak değerlendirdiği gelenekselin dışındaki bazı cinsel aktiviteler, o aktiviteyi paylaşan partnerler açısından “normal” kabul edilebilir ve her ikisin de buna rızası olduğu ve bundan tatmin olduğu sürece sorun olarak kabul edilmez. Cinsellik sırasında partnerinin deri çamaşır ya da kıyafetler giymesinden hoşlanan bir erkek ve onun bu isteğinden rahatsız olmayan bir kadın oldukça tutkulu ve doyumlu bir cinsellik yaşayabilirler. Ancak bu başka kişiler tarafından fetişizm olarak değerlendirilebilir ve “anormal” bulunabilir. Burada önemli olan, cinselliği yaşayan bireylerin bunu nasıl değerlendirdiğidir. Cinsel bir davranışa “anormal” tanımlaması yapılabilmesi ancak cinselliği paylaşan partnerlerden birinin ya da her ikisinin de o davranış ya da davranışlarla ilgili yakınma getirmesi, bundan rahatsızlık duyması ile mümkün olabilir.
Bireylerin cinsel davranış ya da istekleri zaman içerisinde de değişebildiğinden aynı cinsel aktivite zamanla partnerlerden birini rahatsız etmeye de başlayabilir ve uzun bir süre “normal” olarak değerlendirdiği bu aktiviteden rahatsızlık duymaya başlayabilir. Yukarıdaki örnekten devam edecek olursak daha önce deri bir eşya kullanmaktan rahatsızlık duymayan kadın örneğin deri bir etek giymediğinde partnerinin uyarılmadığını fark ettiğinde o güne kadar normal nitelendirdiği bu davranış artık onu rahatsız etmeye başlayabilir ve bunu anormal bularak profesyonel yardım arayışına girişebilir. Dolayısıyla öncelikli olarak cinselliği paylaşan çiftin bu davranışları nasıl değerlendirdiği, her ikisin de rızası olup olmadığı ve bundan doyum sağlayıp sağlamadıkları o cinsel etkinliğin “normal” ya da “anormal” olarak değerlendirilmesinde önceliklidir.
Anal, oral sevişme biçimleri bir başka örnek olarak verilebilir. Çiftlerin en sık sordukları sorulardan biri anal ilişkinin normal olup olmadığıdır. Oral ya da anal ilişki gibi cinsel aktiviteler, çiftlerin ortak kararı olduğu ve her iki tarafın istek, onay ve rızası ile gerçekleştirildiği müddetçe olağan kabul edilir. Her iki ilişki biçiminde de sağlık açısından öncelik olarak hijyene dikkat edilmeli; özellikle anal ilişkide yeterince kayganlaştırıcı kullanımına ve ilk girişte zorlayıcı olmamaya özen gösterilmelidir.
Mastürbasyon da en sık sorulan konulardan bir diğeridir. Sıklıkla normal olup olmadığı, cinsel ya da ruhsal sağlığa zarar verip vermediği merak edilir. Mastürbasyonun zararlı olduğuna dair inanış yanlıştır. Fiziksel bir zararı olmadığı gibi, ruhsal açıdan da zararlı değildir. Çiftlerin birbirlerinin yanında mastürbasyon yapmaları ya da birbirleri yaptırarak doyuma ulaşmaları da az görülen bir durum değildir. Eğer her iki eş de bunu onaylıyorsa oldukça doyum verici olabilir. Ancak partneri olan bir bireyin yalnızca mastürbasyon aracılığı ile cinsel doyuma ulaşması sağlıklı bir davranış olarak değerlendirilemez. Bu noktada bireysel sorunların ya da ilişki sorunlarının değerlendirilmesi gerekebilir. Bunun yanı sıra mastürbasyon kişinin günlük aktivitelerini etkileyecek biçimde çok sık yapılıyorsa ilişki kuramamanın ve sosyal beceri eksikliğinin belirtisi olabilir. Uygunsuz yer, zaman ya da araçlarla yapılıyorsa, bireyin cinsel yaşamı sadece mastürbasyondan ibaretse ve mastürbasyon ilişkisizliğin ve yalnızlığın parçası ise uzmana danışmak uygun olacaktır.
Cinsellikte neyin normal neyin anormal olduğuna dair önemli olan bir diğer husus; cinsel davranışın güvenli olup olmamasıdır. Güvenli cinsellik partnerlerin karşılıklı güven, kabul, saygı ve sevgi koşullarında birbirinin ruh ve beden sağlığına zarar vermedikleri bir ilişkidir. Cinsel şiddet (partneri isteği dışında cinselliğe ya da herhangi bir cinsel davranışa zorlamak veya cinsel ilişki için fiziksel ya da duygusal baskı yapmak) ve uygun olmayan cinsel nesnelerin kullanımı (ölüler, çocuklar ya da hayvanlarla cinsel ilişki) gibi durumlar ruh ve beden sağlığına zarar vereceği düşünülen davranışlardan bazılarıdır.
Sağlıklı ve doyumlu bir cinsellik için hiç kimse hoşuna gitmeyen bir cinsel davranışta bulunmak zorunda olmamalı ve cinsellik karşılıklılık esasına, sevgi ve saygıya dayanmalıdır.